Kimberly Perkins Tarafından yapılan bir paylaşımda aşağıda araştırma sonuçları ile ilgili 3 saptama var.
Son akademik araştırmalar, First Officer'ların %93'ünün kaptan tarafından belirlenen kültür tarzına uyum sağlamak zorunda hissettiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, First Officer'ların %75'inin, kaptan tarafından belirlenen tona göre, bir uçuş emniyet endişesini açıkça iletmekten çekinerek rapor etmeme veya dolaylı olarak önerme şeklinde bir uçuş emniyet endişesini dile getirme şekline geçtiğini de göstermiştir. Daha da endişe verici bir istatistik olarak, First Officer'ların %57'si bir uçuş emniyet endişesi paylaştıktan sonra kaptan tarafından susturulduğunu bildirmiştir.
Araştırma sonuçları, havacılık endüstrisinde First Officer'ların (yardımcı pilotların) deneyimleri üzerine dikkat çekici veriler sunmaktadır. Bu veriler, kokpit içindeki hiyerarşik yapılar ve psikolojik güvenlik kültürünün nasıl etkileşime girdiğini göstermektedir.
Araştırmaya katılanlar (2020):
Amerika Birleşik Devletleri'nden pilotlar. (%85, ABD N=695 / ABD dışı %15, N=119).
Kaptan (%86) First Officer (%14)
%68,4 : 5000 saatten fazla uçuş saati, %31,6 : 5000 saatten az uçuş saati
First Officer'ların %93'ünün Kaptan Tarafından Belirlenen Kültür Tarzına Uyum Sağlamak Zorunda Hissetmesi:
Bu bulgu, havacılık endüstrisindeki güç dinamiklerini ve hiyerarşiyi vurgulamaktadır. Bir kaptan, kokpitteki baskın figür olarak, uçuş sırasında izlenen işbirliği ve iletişim tarzını büyük ölçüde belirler. First Officer'ların bu kadar yüksek bir yüzdesinin kaptanın belirlediği kültüre uyum sağlamak zorunda hissetmesi, kaptanların tutum ve davranışlarının, yardımcı pilotların kendilerini ifade etme şekilleri üzerinde güçlü bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bu, yardımcı pilotların, özellikle de yeni veya daha az deneyimli olanların, üstlerini memnun etmek veya olası çatışmalardan kaçınmak adına kendi görüş ve değerlendirmelerini geri planda tutmalarına yol açabilir. Bu durum, kokpit içi iletişimde açıklık ve dürüstlüğü azaltabilir, bu da potansiyel emniyet risklerini artırabilir.
First Officer'ların %75'inin Kaptan Tarafından Belirlenen Tona Göre, Bir Uçuş Emniyet Endişesini Açıkça İletmekten Çekinmesi:
Bu istatistik, First Officer'ların uçuş emniyeti ile ilgili endişelerini dile getirme konusunda tereddüt ettiğini ortaya koymaktadır. Kaptan tarafından belirlenen tonun, yardımcı pilotların güvenlik endişelerini açıkça ifade etme konforunu düşürdüğü anlaşılmaktadır. Yardımcı pilotlar, genellikle kaptanın tepkisinden çekindikleri için, uçuş emniyeti ile ilgili önemli bilgileri dolaylı yollarla veya öneri şeklinde sunma yoluna gidebilirler. Bu, uçuş emniyet endişelerinin doğru bir şekilde değerlendirilmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını zorlaştırabilir. Dolayısıyla, bu durum, uçuş emniyetini tehlikeye atabilecek yanlış anlaşılmalar veya eksik bilgiler nedeniyle kritik kararların alınmasını engelleyebilir.
First Officer'ların %57'sinin Bir Uçuş Emniyet Endişesi Paylaştıktan Sonra Kaptan Tarafından Susturulduğunu Bildirmesi: Bu, belki de en endişe verici istatistik olarak, açık iletişimin teşvik edilmediği bir çalışma ortamının varlığına işaret etmektedir. Yardımcı pilotların yüzde ellisinden fazlasının, güvenlikle ilgili endişelerini paylaştıktan sonra kaptanlar tarafından susturulduklarını hissetmeleri, ciddi bir işbirliği ve uçuş emniyet kültürü sorununu göstermektedir. Bu durum, yardımcı pilotların gelecekte benzer endişeleri dile getirme istekliliğini azaltabilir ve bu da kokpitteki iki önemli ekip üyesi arasında gerginliklere ve iletişim kopukluklarına yol açabilir. Sonuç olarak, bu tür bir iletişim engeli, uçuş sırasında karşılaşılan durumların doğru bir şekilde yönetilmesini engelleyerek uçuş emniyetini olumsuz etkileyebilir.
Bu bulgular, havacılık sektöründe liderlik, ekip çalışması ve uçuş emniyet kültürüne dair derinlemesine düşünce ve iyileştirmeler yapılmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Kaptanların ve First Officer'ların birbirleriyle etkili bir şekilde iletişim kurmaları, potansiyel emniyet tehditlerinin önlenmesinde kritik öneme sahiptir.
Araştırma kim tarafından, ne zaman yapılmıştır?