Duygusal zeka (EQ), bireylerin duygularını anlaması, yönetmesi ve bu duygusal farkındalığı başkalarıyla olan etkileşimlerinde kullanması anlamına gelir. Bu yetenekler, hem bireylerin hem de grupların daha sağlıklı, empatik ve iş birliğine dayalı bir çalışma ortamı yaratmasına yardımcı olabilir.
Psikolojik güvenlik kavramı ise, bireylerin fikirlerini açıkça ifade edebildiği, risk alarak konuşmaktan çekinmediği ve hata yaptığında cezalandırılmaktan korkmadığı bir iş ortamını ifade eder (Edmondson, 1999).
Bu yazıda, Daniel Goleman’ın duygusal zeka modeline ve Amy Edmondson’ın psikolojik güvenlik anlayışına dayalı olarak, duygusal zekanın psikolojik güvenliğe olan katkıları ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır.
Duygusal Zeka ve Psikolojik Güvenlik İlişkisi
Daniel Goleman (1995), duygusal zekayı beş ana bileşene ayırır: Öz-farkındalık, öz-yönetim, öz motivasyon, empati ve sosyal beceriler. Bu becerilerden özellikle empati ve sosyal beceriler, bireylerin ekip içerisinde uyumlu çalışmasını ve diğer üyelerin duygusal durumlarını anlayarak güvenli bir ortam oluşturulmasını sağlamada kritik rol oynar. Edmondson’ın (1999) psikolojik güvenlik yaklaşımına göre ise, bireyler kendilerini değerli ve kabul edilmiş hissettiklerinde, yenilikçi ve iş birliğine dayalı bir davranış sergileyebilirler. Duygusal zekanın geliştirilmesi, ekip üyelerinin birbirlerine karşı anlayışını artırarak psikolojik güvenliği güçlendirebilir.
Öz Farkındalık ve Öz Yönetim
Duygusal zekanın temel bileşenlerinden olan öz-farkındalık ve öz-yönetim, bireylerin kendi duygularını tanımlayarak bunları yönetebilme becerilerini kapsar. Öz Farkındalık, bireyin hangi durumlarda duygusal olarak nasıl tepki vereceğini bilmesini sağlarken (Goleman, 1995), Öz Yönetim bu tepkileri uygun şekilde yönlendirme yeteneğini ifade eder. İş ortamında, stresli veya gerilim dolu anlarda bireylerin duygusal tepkilerini yönetebilmesi, ekip içerisinde oluşabilecek çatışmaları önleyerek güvenli bir iletişim zemini yaratır. Edmondson’ın (1999) belirttiği gibi, psikolojik güvenliğin var olduğu bir ortamda, bireyler duygusal tepkilerinin olumsuz sonuçlara yol açma endişesi olmaksızın daha rahat ve açık bir iletişim kurabilirler.
Empati ve Psikolojik Güvenlik
Goleman (1995), empatinin diğer bireylerin duygularını anlamak ve bu duygusal durumlara uygun bir şekilde yanıt verebilmek olduğunu belirtir. Empati, ekip üyelerinin birbirlerinin düşüncelerini ve duygularını anlamalarını sağlayarak güvenli bir iş ortamı yaratır. Edmondson’ın (2018) psikolojik güvenlik modeline göre, empatik bir lider veya ekip üyesi, başkalarının endişelerini dikkate alarak onların kendilerini daha güvenli hissetmelerini sağlar. Örneğin, bir ekip üyesi zorlandığı bir projede yardım talep ettiğinde, diğerlerinin empati göstermesi, o bireyin desteklenmiş hissetmesine ve açık iletişime teşvik edilmesine katkı sağlar. Bu destekleyici tutum, Edmondson’un belirttiği “öğrenme odaklı kültür”ün oluşmasına da yardımcı olur (Edmondson, 2018).
Sosyal Beceri ve Psikolojik Güvenlik Ortamının Geliştirilmesi
Duygusal zekanın bir diğer bileşeni olan sosyal beceriler, bireylerin diğer insanlarla etkili ve sağlıklı ilişkiler kurmasını sağlar. Sosyal beceriler, ekip üyeleri arasında iş birliği ve etkileşimi artırarak psikolojik güvenliği teşvik eder. Örneğin, açık iletişim ve destekleyici bir dinleme tutumu, ekip üyelerinin kendilerini ifade etmelerini kolaylaştırır. Edmondson (2018), psikolojik güvenliğin sağlanması için ekip üyeleri arasında güvene dayalı ilişkilerin önemine vurgu yapar. Bu tür ilişkiler, liderin veya ekip üyelerinin, diğerlerinin görüşlerine saygı duyduğu, dürüst geri bildirimlerde bulunduğu ve farklı perspektiflere açık olduğu bir ortam yaratılmasına olanak tanır.
Öz Motivasyon ve Psikolojik Güvenlik İlişkisi
Goleman (1995) öz motivasyonu, bireylerin içsel bir tatmin duygusuyla yaptıkları işi geliştirmeye yönelik arzuları olarak tanımlar. Psikolojik güvenlik, bireylerin motive bir şekilde çalışma ortamlarına katkıda bulunmalarını sağlar. Edmondson’a (1999) göre, çalışanlar kendilerini güvenli bir ortamda hissettiklerinde yenilikçi düşüncelerini rahatlıkla paylaşabilirler ve bu da genel performansı artırır. Duygusal zekaya sahip bir lider, çalışanların bu içsel motivasyonunu destekleyerek, bireylerin kendilerini özgürce ifade edebileceği bir ortam yaratır.
Duygusal Zeka Geliştirmenin Psikolojik Güvenliğe Katkısı
Duygusal zekanın gelişimi, bireylerin hem kendi duygularını anlamalarını hem de başkalarının duygusal deneyimlerini tanıyabilmelerini sağlar. Bu becerilerin gelişimi, iş yerinde daha yüksek bir psikolojik güvenlik seviyesi yaratılmasına olanak tanır. Edmondson (2018), bu tür bir güvenlik ortamının yenilikçi fikirlerin paylaşılmasını ve öğrenme kültürünün gelişmesini teşvik ettiğini vurgular. Duygusal zekanın sağladığı farkındalık, empatinin desteklediği anlayış ve sosyal becerilerin güçlendirdiği ilişkiler, bir ekipte psikolojik güvenliği artırarak, daha sağlıklı bir iş ortamı yaratılmasını sağlar.
Sonuç
Duygusal zeka ve psikolojik güvenlik arasındaki ilişki, iş yerinde olumlu bir kültür yaratılmasında kritik bir rol oynar. Bu iki kavramın birleşimi ve Kurumsal Duygusal Zekâsı yüksek kurumlar, bireylerin kendilerini ifade edebileceği, risk almaktan çekinmeyeceği ve yenilikçi fikirlerin desteklendiği bir iş kültürü oluşturur. Kurumsal ve Bireysel Duygusal Zekanın geliştirilmesi, hem bireysel hem de ekip düzeyinde psikolojik güvenliğin artırılması açısından büyük bir potansiyele sahiptir.
Kaynakça
Edmondson, A. C. (2018). The fearless organization: Creating psychological safety in the workplace for learning, innovation, and growth. John Wiley & Sons.
Goleman, D. (1995). Emotional intelligence: Why it can matter more than IQ. Bantam Books.
Comentários