top of page

Başarıyı Getiren Alışkanlıklar... (The Inner Work Of Leaders)

Yazarın fotoğrafı: LiderlikLiderlik

Yürekli Eğitim ve Danışmanlık tarafından 14-15 Kasım 2000 tarihlerinde düzenlenen


DR. BARBARA MACKOFF - Dünya'nın en iyi tanınan yönetim psikologlarından biri.

"Yönetim psikolojisi (Management psychology)" alanında ABD'nin önde gelen uzmanlarından olan Dr. Barbara Mackoff, son dönemde "The Inner Work of Leaders: Leadership as a habit of mind" adlı kitabıyla öne çıktı. Mackoff, kitabında 50'den fazla liderle görüşerek, lider olmanın sırlarını ve li­derlerin yaşadığı zorlukları saptamış,

Dr. Mackoff, IBM, Nintendo, Kodak, AT&T, Pepsico international ve Merrill Lynch gibi birçok ünlü kuruluşun yöneticilerine de danışmanlık yapıyor.


Yönetim psikolojisinin İçeriği Konuları, Amaçları

Ben danışman psikolog olarak çalışıyorum. Yaptığım şey, psikolojinin öğretilerini alıp bazı iş durumlarına uy­gulamak. Çalışanların daha üretken ol­masını sağlayacak yöntemleri bulmak ana işimiz. Ayrıca, farklı organizasyonlardaki, şirketlerdeki çalışanların işten kaynak­lanan stresle başa çıkmalarını sağlaya­cak yöntemler üzerinde çalışıyoruz. Üretkenliklerini ve performanslarını art­tırmaları için gerekenleri yapmak da bi­zim isimiz. Bunu nasıl yapacaklarını bulurken de, psikolojinin öğretilerini ve yöntemlerini kullanıyoruz. Son olarak da psikolojinin öğretilerinden yararlanarak insanların lider ol­mayı nasıl öğrenecekleri üzerinde çalı­şıyoruz. Onların liderlik yapmayı öğ­renmelerini sağlamak ve liderler yaratmak da bizim görevimiz... Ayrıca, zaten liderler olanlara yardım ederek, vasıflarını geliştirmelerini sağlıyoruz.

Benim çalışmalarım daha çok bu konu ile ilgili; liderlik. Yapmaya çalıştı­ğım şu soruya yanıt vermektir:


"Lider mi doğulur, yoksa lider mi olunur? Li­der olmayı Öğrenir misiniz, ya da lider olmak İçin mi doğarsınız?"

Benim görüşüme göre, insanlar li­derlik yapmayı öğrenirler... insanlar, doğuştan, lider olmaya yardımcı olabi­lecek bir takım özelliklere sahip olabi­lirler;

iyi bir konuşmacı olmak,

düşüncelerini çabuk ve doğru bir şekilde dile getirebilmek,

mükemmel bir çözüm üreticisi olmak gibi... Ancak, benim görüşüme göre, bu beceriler lider olmak için yeterli değil. Liderliği öğreniriz. Bu­nu kolaylaştıracak birtakım becerilerimiz olabilir, yine de çok büyük liderle­rin bunu öğrendiğini düşünüyorum. Diğer bir önemli konu ise; liderlerin li­der olmayı nasıl öğrendiği...


Lider nasıl olunur?

Son 15 yılda tüm dünya genelinde bir çok liderle çalıştım... Onlara liderliği öğrenmeleri konusunda yardımcı olmaya çalıştım. Performanslarım arttırmala­rım sağlamak, işin getirdiği stresi azalt­mak ve liderliklerini geliştirmelerini sağlamak için yardımcı oldum. Tüm bu İnsanlarla yaptığım görüş­melerden edindiğim tecrübelerden yola çıkarak konuşacak olursam; gerçekten liderlik yapmayı öğrenenler, "kendi ha­yat tecrübelerinden bir şeyler öğrenme­yi kavrayanlardan çıktı"... Bu şu de­mek; ilişkilerinden ve geçmişte yaşa­dıkları çok önemli olaylardan geleceğe dönük dersler çıkardırlar ve bu dersle­ri lider olarak bakış açılarım geliştirmek için kullandılar.


Lider kimdir?

Benim liderlik tarifim şudur: Li­derlik bir takım davranış biçimleri, tak­tikler, stratejiler ve becerilerden oluş­maz... Liderlik bir bakış açısıdır. Yöne­ticilerin şirketleri hakkında düşünüş bi­çimleridir; görüş açısıdır. Liderler, bu­nu, yaşamlarındaki ilişkilerden, olaylar­dan çıkardıkları anlamlarla oluştururlar.

Bu, ailelerinden, anne-babalarından, büyükanne-büyükbabalarından, önemli hayat tecrübelerinden edindik­leri derslerle kazanılır. Bunlar, üniversiteye giderken, askerlik yaparken, ilkokuldaki öğretmenlerinden, üniversitedeki bir profesörden veya ilk patronundan öğrendikleri bir şeyler olabilir.

Bunların her zaman olumlu olması gerekmez. Bazı durumlarda negatif ör­nekler de yaşanabilir. Bir profesörünüzü ya da öğretmeninizi mo­del olarak seçebilirsiniz.

Tüm bu insanlar­dan ve tecrübe­lerden edinilen derslerin yanı sıra. be­nim "esin kaynağı anlar" diye nitelen­dirdiğim tecrübeler de vardır, işte bü­yük liderleri oluşturan da bu tecrübe­lerdir. Öyle bir tecrübe geçirmişlerdir ki, ondan kendilerine çok önemli ders­ler çıkarırlar ve bunun sonucu olarak düşünce biçimleri değişir; gelişir.


Liderliği etkileyen faktör­ler :

Liderliği etkileyen üç ana faktör vardır.

  • Birincisi ailedir,

  • İkincisi ise öğ­retmenler gibi örnek ya da model teş­kil eden kişilerden öğrenilenlerdir.

  • Üçüncüsü de "esin kaynağı" olan olaylardır.

Biz, Amerika'da çok sık olarak "li­derlerin vizyonundan" bahsederiz. Li­derlerin vizyonu nereden geliyor? Çok tartışılan bir konudur. Sadece tek bir kaynaktan gelir. Kopya edilemez, taklit edilemez. Bu sadece kendi hayatınızda öğrendiğiniz derslerle oluşur. Bu vizyo­nun tek yolu; etrafınıza bakınmaktan, "geçmişteki tecrübelerimizden, ilişkilerimizden öğrendiklerimizi şirketimiz hakkında düşündüklerimize, liderlik yöntemlerimize, kararlarımıza, karşılaş­tığımız zorluklara karşı verdiğimiz tepkilerimizde nasıl yansıtırım" sorusuna ya­nıt vermekten geçer... Bu, 15 yıldır yap­tığım gözlemlerin sonucunda vardığım noktadır.

"Inner Work Of Leaders" İsimli ki­tap için 65 liderle görüştüm ve onlara özellikle liderliklerini şekillendiren şe­yin ne olduğunu sordum. Tüm bu tec­rübeleri liderliğe, bakış açılarına nasıl yansıttıklarını; kısaca her gün işe bunla­rı nasıl götürdüklerini araştırdım. Belki 30 yıl evvel olmuş bir olay, anne veya baba tarafından anlatılan bir hikaye, eğitimleri sırasında olan bir olay, askerlikte başlarına gelen bir şey, ilk işlerinde karşılaştıkları bir olay... Bunlardan çıkardıkları dersleri nasıl korudular ve liderliklerine nasıl yansıt­tılar.

Beni etkileyen önemli insanlar kimler?

Ya da benim kendimi sorgulamamı, liderliğimi geliştirmemi sağlayan olaylar neler?

Tecrübeler?

Hayattan öğ­rendiğim bazı şeyler neler?"


Bu benim "Inner work-İç çalışma" ismini verdiğim bir yöntem...


"Inner work-İç çalışma"


Bu şu anlama geliyor: Edindiğiniz tecrübelerden, ilişkilerinizden anlamlar çıkararak, bunları düşünüş şeklinize, "aklın alışkanlıklarına" yansıtmak.... Ya da lider olarak karmaşık veya sorunlu durumlarda verdiğiniz tepkilere, düşü­nüş tarzınıza yansıtmak. Ben bir liderler grubu ile çalıştığım zamanlarda, onlara,

"hayatınızdaki önemli olaylar nelerdir" diye soruyorum.

Bu olaylardan çıkardığınız anlamlarla, derslerle, iç görüşünüzle nasıl diğerlerinden farklı düşünüyorsunuz?

Hayatı­nızdaki önemli kişiler kimler?

Ebeveyn­leriniz, öğretmenleriniz ve ilişkilerinizden neler öğrendiniz?

Bu İnsanlardan, olaylardan Öğrendikleriniz aklınızın alışkanlıklarına nasıl yansıdı?

Her yöne­tici hayatinin her hangi bir noktasında, geçmişe dönüp bu saptamaları, bağlan­tıları kurmaya çalışabilir...

Çünkü, iç çalışma bu bağlantıyı kur­mayı gerektirir. Ve biz liderlikten bahsettiğimizde çok sık olarak "liderlerin otantik, kendine özgü" olması gerektiği üstünde dururuz... Otantik ya da oriji­nal bir lider bu bağlantıyı mutlaka yap­mıştır. Ve bu liderleri orijinal, kendine özgü yapan şey, liderlikle ilgili davra­nışlarım sadece kendi geçmişlerinden yola çıkarak edinmeleridir.... İş yaşamına, kendi eşsiz tecrübelerinden çıkardı­ğı dersleri uygulamıştır.

Liderlerle çalıştığımda, bu çok üs­tünde durduğum bir konu. Kısaca lider­liğin formülü yok. Yani, "lider olmak için yapmanız gereken 10 şey" gibi for­mülleri yok liderliğin. Benim yaklaşımıma göre, "liderlik içsel bir şeydir, içten gelen bir düşünüş şeklidir," iç çalış­mayla, sizi etkileyen olayları ve insanla­rı anlamayla ve bunu iş yaşamınıza yansıtmayla olan bir şey bu.


BAZI ÖRNEK UYGULAMALAR


Birkaç hafta önce Amerika'da bir grup belediye başkanı ile çalıştım. Amerika'nın bir çok farklı bölgesinden gelen bu belediye başkanları kalkıp 6-7 yaşındayken babalarının onlara ak­şam yemeği sırasında anlattığı bir hika­yeden ya da büyükannelerinin çok se­neler evvel anlattığı bir öyküden, onla­rı gerçekten etkileyen İlk öğretmenlerinden, ilk patronlarıyla çalışırken edin­dikleri bir tecrübeden, askerlikte başlarına gelen bir olaydan ya da çocukları henüz küçükken karşılaştıkları bir durumdan bahsettiler. Ardından da, bun­lardan neden etkilendiklerini anlattılar. Hepsi birer birer kalktı ve bunu yaptı. Kısaca liderliğe giden yolda insanları bunu yapmaları için teşvik etmek gere­kiyor.


BEŞ DÜŞÜNÜŞ METODU

Liderleri etkileyen üç ana faktör­den bahsettim; Ebeveynler, öğretmen­ler ve esin kaynağı tecrübeler... Bunun yanında 5 düşünüş metodu var:

  • Birincisi, negatif olayları sağduyuyla, farklı bakış açılarıyla karşılama, bu çerçevede hareket etme,

  • İkincisi, kendi davranışlarını tarafsız olarak değerlendirme ve bunlardan çıkarılan sonuçları davranışlara yansıtabilme.

  • Üçüncüsü, herkes­ten bir şeyler öğrenebileceğimiz düşüncesine açık olma.

  • Dördüncüsü, kendinde iç-otorite kurabilme, amaç oluştura­bilme.

  • Sonuncusu, yenilenme, perspek­tif yenileme.


Neden yönetici olmaktan ziyade lider olmak gerekiyor?

Yönetici ve lider arasındaki fark, bu "iç çalışma"nın insanlara ilham vermesi, esin kaynağı oluşturması. Şirket­lerin rekabete uyum sağlayan olmaktan çok, rekabeti yaratan yapıya kavuşma­ları için, onları motive eden bir lidere sahip olmaları gerekiyor.

Eğer uluslar arası pazarlarda yarışan, rekabet eden ve "kazanan" bir şir­ket olmak istiyorsanız, o şirketin mutla­ka ilham veren bir lideri olması gereki­yor. Liderler şirketin daha hızlı, daha zekice, daha yaratıcı çalışmalarını en iyi yöntemle sağlar. Yani, bunun amacı, "kurumun önünde" bir lider oluşturmak ve onun esin kaynağı olarak çalışanları yaratıcı ve üretici olmasını sağlaması.

Her insanın içinde liderlik potan­siyeli vardır. Bunu gösterir, gösterebilir veya göstermeyebilir. Bir şirkette yöne­tici, departman şefi ya da şirket CEO'ı olmanız gerekmiyor. Yine de iş arka­daşları, meslektaşları arasında bir çeşit liderlik konumları olabilir. Şirketi yöne­tiyor ya da yönetmiyor olmaları önemli değil. Her bir çalışan bu düşünceyi geliştirebilirse, kendisi ve çevresi için esin kaynağı olacaktır.

Psikoloji söz konusu olduğunda. kültürü her zaman göz önünde bulundurmalıyız, Birkaç se­ne evvel Arjantin 'de çalıştım. Burada bir işyerinde kadın-erkek ilişkilerine dair problemler olduğunu gözlemlemiştim. Bu sorundan kaynaklanan ciddi zorluklarla karşılaşmıştık, Arjantin'de o za­man karşılaştığımız sorunlar. Kuzey Amerika'da, ancak 1960'lı yılların sonunda karşılaşabileceğimiz türdendi. Elbette, o dönemde o kültürde ne yaşandığı çok önemli, kültür çok büyük bir ay­na olarak düşünülebilir.

Şu sıralar Amerika'da süregelen başkanlık seçimlerini ele alalım. Örneğin; tek bir gün geçmi­yor ki adayların çocukluk dönemlerine dair hikayeler, üniversitede geçirdiği yıllar, yaşamlarından çıkardıkları anlamlar ve dersler gibi konular konuşulmasın. Amerika'da bu tür şeyler çok önemli. Sizi yönetecek insanın manevi yönlerini tanımak önemli burada. Kültürden kültüre, bu konuyla ilgili olarak farklılıklar olabiliyor, Uygulamalar sırasında bu dikkate alınmalı, alınıyor.


İşyerindeki stresle başa çıkma

Burada "yenilenme sanatı" devreye giriyor, İşten uzaktayken vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz; kendinizi yenilemek için ne yapıyorsunuz? Uzun günler, uzun saatler boyunca yoğun bir şekilde çalışıyorsunuz, Perspektifinizi yenileyebilmeniz ve koruyabilmeniz için, ki bu önemlidir, işyerindeki stresi yaratan şeylerden uzak kalmalısınız. Bu gerçekten önemli bir konu.

İnsanlar işten uzakta mutlaka zaman harcamalılar. Bunun için zaman ayırıp; bu sürede işye­rinde yaptıklarından farklı şeyler yapmalılar. Kendilerini göstermenin farklı yöntemlerim bulmaya çalışmalılar. Aileye ayrılan zaman sayılmaz. Çünkü, aileye ayrılan zaman da bir çeşit görevdir. Tamamen kendileriyle geçirilen bir vakit olmalı bu, kendisini keşfetmeye yönelik.

Yeni ilgi konuları bulmaları gerekir, mistik şeyler olabilir mesela. Çoğu insan için iş, üretmey­le, pazara girmekle ve rekabet etmekle doğrudan alakalı. Kendisi için ayıracağı zaman tüm bunlardan uzak olmalı, "Yenilenme" sürecinde kendinize şu soruyu sormalısınız; "işten uzak şu değerli ve kısıtlı zamanımda, kendim için, kendimi yenilemek için ne yapabilirim?" Kendinizi farklı gözlerle görmenizi sağlayacak ne yapabilirsiniz? Farklı bir amaç edinmenizi sağlayacak bir şey olmalı. Bu kadar ba­sit.., işten sonra ne yapıyorsunuz? Bunun tekniği, formülü yok, Bence stresle başa çıkma yöntem­leri hakkında konuşarak bile çok vakit harcıyoruz, işi ofiste bırakın ve ofisi de geride bırakın! Boş vaktinizi bakış açınızı, kendinizi yenilemek için, kendinizi şarj etmek için kullanın.

Ahu PARLAR CAPITAL (10/2000)

Dr. Barbara Mackoff'dan Özlü sözler

  • Dünyanın bir çok yerinde liderleri dinledim ve içsel çalışmalarını ortaya çıkarmaya çalıştım. Onlara, lider olarak kendilerini eşsiz kılan şeyin ne olduğunu ve liderliklerini nasıl biçimlendirdiklerini sorduk. Ve gördük ki liderlik araçların ve stratejilerin sonucu değildi. Olağanüstü liderlik sadece kendi deneyimlerinizden gelen bakış açısıdır.

  • Ailenizi, öğretmenlerinizi, komşularınızı, patronlarınızı düşünün. Onlardan aldığınız olumlu ve olumsuz etkiler nelerdi? Size neler öğrettiler? Hayatınızdaki özel anların ve deneyimlerin ışığında kendi içsel bakışınızı yaratabiliyor musunuz?

  • Benim çalıştığım liderlerin ortak bir özelliği vardı. Üzerinizdeki en büyük baskı nedir diye sorardım. Baskı yok, stres yok sadece çözmeye çalıştığım sorunlar var derlerdi. Baskı ve stres kendi yarattığınız bir durumdur.

  • Kendi otoritenizden sıyrılıp hatalarınızı anlatın, bunlardan şunları öğrendim diyerek örnek olun. Hatalarınızı saklayarak bir yere varamazsınız. Bir çok yerde hata yapan insanlara mükafatlar veriliyor ki bu korkularından kurtulsunlar. Korkunun yer almadığı bir şirket yaratmalısınız.

  • Deneyim, başınıza gelen şeyle ilgili olarak sizin ne yaptığınızdır.


Etiketler:

4 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page