John Barnett, Boeing’in üretim standartları ve hatalarıyla ilgili teknik sorunları dile getirmesiyle tanınan eski bir şirket çalışanıydı. 2017’ye kadar 32 yıl boyunca Boeing’de çalıştı. Barnett, 2019’da BBC’ye, baskı altındaki işçilerin üretim hattındaki uçaklara kasıtlı olarak standartların altında parçalar taktığını söylemişti. Ayrıca ‘787 Dreamliner’ tipi yolcu uçaklarında kabin basıncının aniden düşmesi halinde yolcu koltuklarının üzerinde bulunan oksijen maskelerini otomatik açan sistemlerin büyük bölümünde üretim hatası olduğunu ileri sürmüştü.
Barnett, söz konusu sistemlerdeki üretim hatasını anlamak üzere daha ileri testler yapmayı talep ettiğini ancak bu talebinin yöneticileri tarafından engellendiğini kaydetmişti. Boeing iddiaları yalanlasa da ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA) tarafından 2017’de yapılan bir incelemede Barnett’in bazı iddiaları doğrulandı. Barnett de emekli olduktan sonra şirkete karşı uzun süredir devam eden bir dava başlattı. Boeing’i, kişilik haklarına zarar vermek ve kariyerinin önüne engeller koymakla suçlayan Barnett ölümünden önce bu davayla ilgili görüşmeler yapıyordu. Cumartesi günü davayla ilgili ifade vermesi beklenen Barnett mahkemeye gelmeyince otelinde inceleme yapıldı. İnceleme sonucunda Barnett otelin otoparkındaki aracında ölü bulundu. Charleston bölgesinden bir adli tıp yetkilisi BBC’ye yaptığı açıklamada 62 yaşındaki Barnett’in, aracında ‘kafasına silah ile ateş etmiş halde’ bulunduğunu kaydetti.
ABD Başkanlık Seçimlerinde adaylığını açıklayan Robert F. Kennedy, Barnett’in ölümüyle ilgili yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “John Barnett, 32 yıl boyunca Boeing’de çalıştı. Şirket, onun güvenlik endişelerini ortaya çıkardıktan sonra hayatını mahvetmeye çalıştı. Kız kardeşim Rory’nin, ödüllü belgeseli ‘Çöküş: Boeing’e Karşı Dava’ da onun hikayesini anlatmaya çalışmasından gurur duyuyorum.
Bu olay güncelliğini koruyan ve hala araştırılan bir konu. Bunu "Psikolojik Güvenlik" açısından değerlendirecek olursak, John Barnett'ın ölümü oldukça trajik bir durum ortaya koyuyor. Psikolojik güvenlik, çalışanların hata yapma korkusu olmadan konuşabilmeleri ve fikirlerini rahatça ifade edebilmeleri için gerekli olan güven ortamını ifade eder. Bu olayda ise, Barnett'ın Boeing'deki çarpıcı ifşaatı, psikolojik güvenliğin eksikliğine işaret ediyor olabilir.
Barnett'ın kendisini tanıyanların intihar ihtimaline inanmaması,
Şirketten ayrılma ve dava açma gibi adımlar atması,
Psikolojik olarak güçlü bir mücadele vermiş gibi görünmesine rağmen hayatına son vermesi
gibi durumlar, Boeing'de ifade özgürlüğü ve çalışanların kaygılarını dile getirebilecekleri bir ortamın olmadığını düşündürebilir.
Barnett'ın ifşa ettiği güvenlik zaafiyetleri ve önceki kazalar, şirket kültüründe hata gizleme ve önceliği kâr maksimizasyonuna verme eğilimi olabileceğini akıllara getiriyor. Bu tür bir ortamda çalışanların kendilerini güvende hissetmeleri zordur.
Peki bu olay "psikolojik güvenlik" açısından nasıl değerlendirilebilir?
Şirket, çalışanların güven duyabileceği ve endişelerini dile getirebilecekleri iletişim kanalları oluşturmalı.
Hata yapanları cezalandırmak yerine öğrenme fırsatına dönüştürecek bir yaklaşım benimsenmeli.
Çalışanların dürüstlüğü ve etik davranışları teşvik edilmeli.
John Barnett'ın ölümü üzücü bir olay olmakla birlikte, "psikolojik güvenlik" konusunu gündeme getirerek sektörde gerekli önlemlerin alınmasına vesile olabilir.
Comments